Uğur Kutay, Sinema-politik/Sosyo-Semiyoloji Notları, Es Yayınları, 2011
Bir isim duyduğumuzda görsel belleğimiz devreye girer. 'Bir an' bile denemeyecek kadar kısa sürede, adı geçen kişinin yüzü başta olmak üzere fiziksel varlığına dair ayrıntıları gözümüzün önüne getirir, düşünce üretimini bu görsel çağrışımlar üzerinden sürdürürüz. Bu algısal süreç, nesne ya da yapıt isimleri için de geçerlidir. Böylece bir düşünce ya da kavramı, algı evrenimizdeki sinema perdesine yansıttığımız görüntüler sayesinde daha somut kılarız.Ama görüntü olgusu gündelik hayatımızda hiç de bu kadar somut değildir; uçucudur, geçer gider. Hele sinematografik görüntüyle ilişkimiz daha da kötüdür: 21. yüzyılın 'sürekli film izleyen insanlar'ı olarak, son derece zorlu bir üretim süreci sonunda ortaya çıkan bu görüntüleri, o filmleri ne kadar benimsemiş olsak da basitçe tüketip geçeriz.
Tüm filmler politiktir, ancak her film aynı tarzda politik değildir.Mike Wayne
Başlarken;
7 Ocak 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
YAZAR KADROMUZ
- güneş
- Yazsam roman olmayacak hayatımı bir kaç cümleye de sığdıramayacağım için herkesin güneşi kendine diyerek tatlıya bağlıyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder